2 Mayıs 2019 Perşembe

Niyet Defteri ~ Kitap Yorumu


 Sözler, seçimleri ifade eder, seçimlerse kadere dönüşür. Kaderse bir çemberdir. İçine hapsolduğun bir çember... Ne var ki sözlerle inşa ettiğin çemberi yine sözle kırabilmen mümkün...
Nasıl mı?
Yeni sözlerle, yeni bir gelecek tasarlayarak...
İşte bu kitap, bir geleceği tasarlama kitabı... Hem de sözlerle. Çünkü sözler tılsımlıdır.
Eski seni, yeni sözlerinle dönüştürmeye başlayacaksın.
Geçmişini bırakmaya hazır mısın?
Eski sen ile vedalaşabilecek misin?
Yeni seni ne kadar seveceksin?
Tasarladığın gelecek ile hayalindeki gelecek aynı mı?
Hadi aç sayfaları...
Bu kitap geleceğinin pusulası...

Sayfa Sayısı : 312
İlk Baskı Yılı : 2018
Dil : Türkçe



Bir kitabın daha sonuna geldim. Nisan ayı benim için okuma konusunda verimli geçti demiştim. Bu kitaba aslında martta, kitabı ilk aldığım anda başladım. Ve bitirmek de iki mayısa nasip oldu.

Normalde kişisel gelişimle pek arası olmayan bir insanım. Birkaç sebebi var. İlk okuduğum kişisel gelişim kitabını beğenmemiştim. Basit gelmişti ve insanı aptal yerine koyuyor hissi vermişti. Ve uzun süre ikinci bir kitaba şans vermemiştim. Bir de bana göre insan kendi istemediği sürece hiçbir şey ona yardım da edemez, onu değiştiremez. Bu yüzden çoğu kişisel gelişim kitabı bana gereksiz içi şişirilmiş geliyor. Ama her kitap aynı değil, bu da kesin.


Niyet Defterini yavaş okuma nedenimden bahsedeyim önce. Tek bir neden var o da ruh halimdeki değişimler. Eh, dediğim gibi, insan istemediği sürece ona yardımı dokunmuyor bazı şeylerin. Örneğin kitaba harika bir ruh haliyle başladım ve elimden geldiğince özümseyerek okudum başta. Ama bir anda öyle değişti ki ruh halim, kelimeler yalnızca kelime olarak kalmaya başladı. O arada kitaba ara verdim çünkü hiçbir yararı olmayacağını biliyordum.

Kitabın İçerisinde çeşit çeşit başlık var.

Hayatına neler çağırıyorsun fark et.
Niyet, dua ve dilek farklı mıdır?
Söz büyüdür.
Kendini tanı.
Kendi kendinin terapisti ol.
Kabul et, itiraf et, özgürleş.
Korku ve endişelerle vedalaşalım.
Nelere ihtiyacın var?

Bunlar ve daha fazla alt başlık…

Kitap, kelimelerin gücünden, niyetin, bir şeye başlamadan düşünülen tüm şeylerin öneminden bahsediyor diyebilirim özetle. Ben kendimden çok fazla şey buldum. Mesela hedefsizlik. Ne istediğini bilememek. Bir laf vardır, rotasız gemiye hiçbir rüzgar yardım etmez. Hayatın rüzgarında oraya buraya savruldum şimdiye dek. Ne denk gelirse onu yaşadım ve şimdi ne oldu. Mutlu bir insan değilim.

Bir diğer bahsettiği de bir şeyleri kabullenmeden ve onlardan arınmadan, geride bırakmadan, kısılıp kalınacağı.. O ana ya da o duruma. Meltem Güner kısılıp kalınmanın yanında, bırakılmazsa, arınılmazsa ilerde kişiler değişse bile aynı deneyimlerin yeniden yaşanabileceğini de ekliyor.

 Kelimelerin gücünden bahsediyor. Farkında olmadan neleri kendimize çektiğimizden, paranın bizim üzerimizdeki etkisinden, şarkı sözlerinden, aşktan…

Altını çizdiğim, kendimi bulduğum, işte ben bunu yapıyorum dediğim o kadar çok yer vardı ki. Kitabı bitirmiş olsam da, ara sıra açıp bakacağım kesin. Yine de belirteceğim, inancım değişmedi. İnsan istemediği sürece, hiçbir şey ona yardım edemez.

Kitapla tek problemim kitabın uzun oluşuydu diyebilirim. Özet geçilebilecek noktalar vardı sanki. Bazı noktalarda kendini tekrarlıyormuş gibi geldi. Bu da yeniden hatırlatma amacıyla ya da tekrarlayarak kalıcı hale getirme amacıyla yapılmış olabilir. Ya da ruh halimden dolayı bana öyle gelmiş olabilir, bilemiyorum. Uzatmadan altını çizdiklerimden eklemek istiyorum.



Kendini ait hissettiğin her ne ise, teslim olduğun, seni senden, senin hayat planından ve tekamül yolculuğundan alıkoyar.
 Biz ev diledik, evin kapısını, odasını, semtini, eşyasını, ödemesini, prim yapmasını ama bir şeyi atladık. Biz mutlu olmayı dilemedik. Listemizin dışında sunulana dönüp bakmadık bile, bizi isteklerimiz yönlendirdi.

Duyguları sahiplenmeyi bırak. Kiracısı ol. İşi biten duygunla vedalaş.
Sahip olmaya değil, deneyime, kazanıma, hayatın tatlarına yöneldiğimizde niyetlerimizle kolaylıkla buluşuruz. 
…. Bu kısır döngü içinde bedeninin, evinin, arabalarının, mücevherlerinin, güzelliğinin yani dışarıda birisi olmadan pek de bir önemi olmayanların önemli hale gelmesi var.
 …..
Çoğunlukla dışarının onayı için, sahip olduğumuzu zannettiğimiz, sahip olma gayretinde olduklarımız, nasıl göründüğümüz, nerede oturduğumuz gibi konular için ömrü boşa harcayabiliyoruz.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder