25 Nisan 2019 Perşembe

Çavdar Tarlasında Çocuklar ~ Kitap Yorumu

Pek çok insanın hakkında konuştuğum için üzgünüm. Bildiğim tek şey; size anlattığım herkesi biraz özlüyorum. Bizim Stradlater'ı ve Ackley'i bile, sözgelimi. Sanırım o lanet Maurice'i bile özlüyorum. Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.
Çavdar Tarlasında Çocuklar, Salinger'ın tek romanı. Ergenlik çağının içinde, yetişkin dünyanın düzenine karşı isyankar bir çocuğun, bir Noel öncesi başına gelenler... Bu sürecin bir psikiyatri kliniğinde noktalanışı. Holden Caulfield'in masumiyet arayışının iç burkucu romanı. Belki de Salinger'ın.
1993'te Franny ve Zoey ile Dokuz Öykü adlı kitaplarını yayımladığımız Salinger, 1963'ten bu yana yeni bir yapıt yayımlamamasına ve neredeyse efsane haline gelmiş bir gizlilik içinde yaşamasına karşın, dünya edebiyat gündemindeki yerini hep koruyor.
 (Tanıtım Bülteninden)
 Sayfa Sayısı : 200
İlk Baskı Yılı : 2006
Dil : Türkçe

Delicesine okumaya başlayan kızdan selamlar. 

Uzun zamandır bu kadar kitap okumuyordum. Gerçekten. Yaklaşık üç senedir senelik hedeflerini asla tamamlayamayan ben, bu seneki Goodreads'te senelik hedefime 25 yazdım ve onu bile bitirebileceğimi sanmıyordum. Üç yıl kadar süren bu okuyamama durumum daha seneler sürer bu gidişle diyordum. Ama şu sıralar deli gibi okuyorum. Zihnim açık, fazlasıyla mutluyum. 



İlk olarak kitabı okumak istememe neden olan sebebi söylemek istiyorum. Salinger, kitaplarını basılırken, arka kapaklarında hiçbir şey olmasını istemiyor. Bu fikir o kadar hoşuma gitti ki anında Salinger'dan bir kitap alıp okuma ihtiyacı hissettim ve ben de adını en çok duyduğumu sipariş etmek istedim.


Kitap, siparişlerimin geldiği akşamda okunmaya başlandı aslında ama zaten okuduğum iki kitap daha olduğundan ve sindire sindire, sakin kafayla okumak istediğimden bir süre bekledi beni. Okuduğum diğer iki kitaptan birisi bittiğinde tekrar elime aldım. Konusunu bilmediğim için, kitap hiç de hayalimdeki şekilde başlamadı. İsmine bakınca zihnimde oluşan şeyle alakası pek yoktu. Yazar kitap arkasında herhangi bir şey istemediyse, benim konudan bahsetmem yazara haksızlık etmek olur mu diye düşünüyorum. Bu noktadan sonrasını okumayın, kitabı okuyana kadar. Ha "yok ben merak ettim konuyu bilerek de okurum," diyorsanız, devam edebilirsiniz. İçimde kalacağına yazayım. ^^


. . .


Kitap, Holden adında, henüz on sekiz yaşına bile basmamış bir çocuğun düşüncelerini ve yaşadıklarını anlatıyor. Daha doğrusu, Holden bize kendi düşüncelerini ve yaşadıklarını, kendine has diliyle aktarıyor. Özellikle kitabın sonuna doğru, kullandığı kelimeler (bkz. BİTTİM BUNA) gözüme battıkça battı. Biraz da çeviri olduğundan, iğreti duruyor olabilir mi diye düşünmeden edemiyor insan. Orijinal dilinde okuyamamak ne üzücü. 

Yine de, Holden'ın dilindeki kelimeler, Holden'a, karakterine o kadar oturuyor ki, karakter gerçeklikten uzak kalmıyor. Hani, çocukken bir kelimeye takmışsındır kafayı, sürekli kullanırsın. Bunu duyanlar o kelimeden bıkacak hale gelebilir ya, işte o kelimeye takmam da aynı bu şekilde. Holden'a oturmadığından değil. Holden, gerçek bir insanmış da çevremde konuşurken kulağıma takılıp kalmış gibi yoksa.

Holden, içinden geçenlerle, tüm takıntılarıyla o kadar 'insan' ki, birçok kitapta bulamadığımı da buldum diyebilirim. Kendine ben deliyim dediği noktalarda, her insanın biraz deli olduğunu bilmesi gerektiğini karşısına geçip anlatmak istedim. Keşke onunla sohbet edebilen bir karakter olsaydım aynı zamanda. Onunla sohbet eden benim hakkımda Holden'ın ne düşündüğünü okurken ne de eğlenirdim. Kitap hem hafif bir okuma sunuyor hem de birçok duyguyu barındırıyor. Yormuyor ama hissettiriyor. Eğer kitap elimde uzun süre gezinseydi keyif alarak okumazdım ama. Ara vere vere okuyabileceğim bir kitap değildi. 






Zevklerimin fantastik bilim kurgudan biraz uzaklaşması, daha doğrusu genişlemesi beni acayip keyiflendiriyor. Bu kitabı üç sene önce okusaydım beğenmeyeceğimi biliyorum mesela. Sonunda ruhum da büyümeye karar vermiş sanırım. İyi mi kötü mü karar veremiyorum...

İyi okumalar. ^^








4 yorum:

  1. Bu kitap stylist sitesinin en iyi ve en ironik giriş cümlesiyle başlayan eserler sıralamasında 1 numaraydı. Bence anlatım dilindeki doğallıktan dolayı okunmalı...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu küçük bilgiyi de öğrendiğime göre eve gider gitmez kitabı açıp ilk cümleyi tekrar okuyacağımm. Teşekkür ederiiim.

      Sil