24 Mart 2019 Pazar

Yerdeniz Büyücüsü ~ Kitap Yorumu

Selam. 

Son bir senedir pek bir şeyler okumuyordum. Hatta kayda değer bir şeyler yaptığım bile söylenemez. Ot gibi yaşamamak ve hayata tutunmak için kendimi silkelemek istiyorum. Bugün evde, koca bir koli anı kutusunu karıştırdım. Toplanmış taşlardan sinema biletlerine, yolculuk biletlerinden minik notlara kadar birçok anı yüzümde buruk bir gülümsemeye neden oldu. Anıları seviyorum. Bir şeylerin kalıcı olmasını seviyorum. Bu yüzden bu blog var sanırım. ^^ Şimdi de okuduklarımı paylaşmaya geldim. Bu mecraya bir şey olmazsa eğer ilerde yine dönüp dönüp bakar ve "Bu ne be, o gün böyle mi hissediyormuşum, küçükmüşüm" derim. Bir seneyi geçtim insanın kafa yapısını birkaç gün fark ettiriyor, değil mi? 


yerdeniz büyücüsü ile ilgili görsel sonucu

 "Sanırım Yerdeniz Büyücüsü'nün en çocuksu yanı konusu: Büyümek. Büyümek, benim yıllarımı alan bir süreç oldu; bu süreci otuzbir yışımda tamamladım -ne kadar tamamlanabilirse; o yüzden de çok önemsiyorum. Çoğu genç de önemser. Ne de olsa esas işleri budur: Büyümek."
(Tanıtım Bülteninden) - Ursula K. Le Guin -




Kitap kültürüm çok geniş sayılmaz. Epik Fantastik türünde okuduğum tek kitap da Rüzgarın Adı'ydı. Çok kalın olmasına ve yavaş ilerlemesine rağmen keyifle okuyup bitirmiştim onu. 

Yerdeniz Büyücüsü, genel itibariyle harika bir dünya kursa da, bir anda içine alan bir kitap değildi. İçinde kendimi bulduğumdaysa, sanki hayal gücümün üzerine bir sis perdesi vardı da, renkler soluk, karakterlerin yüzleri sisliydi. Yazar sakin bir dünya sunduğundan, olan birkaç büyük olayı çok dikkatle ve kendimi vererek okumamı sağladı. Yine de hikayenin ne içinde, ne de dışındaydım. Okuduğum birçok kitapta kendimi karakterlerden biri olarak görür, sanki onların arkadaşıymışım gibi yanlarında olan biteni izler, tıpkı onlar gibi hissederim ve bundan fazlasıyla keyif alırım. Ama bu kitapta bir hayalettim. Kitabın sorunu benim açımdan buydu. Yarattığı dünyaya ne adım atıp, onlardan biri, bir büyücü olabildim, ne de "kitabı sevmedim, bırakıyorum," diyebildim. Bunun birkaç sebebi olabilir. Kitap dünyayı okuyucunun zihninde oturtmak amaçlı bir başlangıç hikayesi olabilir ya da yazarın betimlemeleri, kitaptaki diyalog eksikliği beni içeri almamış olabilir. Yine de kitabın dünyası gerçekten hoşuma gittiğinden bırakamadım sanırım. Kendini okutan cazibesi yüzünden, hala zihnimde taptazeyken ikinci kitabı mutlaka alıp okuyacağım. 

Size de tavsiye ederim tabi ki. Tüm anlattıklarıma rağmen kitabı sevdim çünkü. Buraya da altını çizdiğim birkaç şeyi bırakmak istiyorum. ^^

"... Sanırım bu gücü kaybettim," dedi.
"Hayır, kaybetmedin. Veya belki de, on mislini elde edebilmek için kaybettin. ... Kötü bir yol, insanı iyi bir sona ulaştırabilir."

Kötülerin, teslim olmamış ruhları ele geçirmeleri çok zordur.

" ... Bir adam, varmakta olduğu sonu bilir ama bir daha dönüp dönemeyeceğini, ilk başladığı yere geri dönüp o başlangıcı benliğinde tutup tutamayacağını bilemez. Eğer nehrin akıntısında döne döne sürüklenen bir çomak değilse, o zaman nehrin kendisi olmak zorundadır; kaynadığı noktadan, denize döküldüğü yere varasıya, tüm bir nehir. ..."


Keyifli okumalar. 


2 yorum:

  1. Böyle kitaplı, düşünceli blog'ları seviyorum...
    Yeni keşfettim, gelirim artık... :)
    Tabii ben de beklerim, selamlar :)

    YanıtlaSil