10 Mart 2019 Pazar

Buraya yazarken, ki çoğunlukla yazamıyorum da, hani, yazmaya başlarken hep bir tedirginlik oluyor üzerimde. Güya Febris'in GÜNLÜĞÜ olacak adı. Eee, günlükse okunma kaygısının olmaması gerekmez mi? Küçüklükten beri defter tutarken bile okunur mu diye düşünüp içindekileri aktarmayan bir sürü tandığım var. Haklılar. Bilinme isteğinin yanında, birçok insan gizli kapaklı değil mi? Neyse. Madem buraya günlük diyorum. Bir şeyleri düzenlemeden ve aklımdan geçtiği gibi, olduğu kadar aktarabilmeliyim.

Asla saçlarım dökülmeyecekti benim. Hep genç kalacaktım. Öyle hissediyordum bir zamanlar. Şu an yetmiş yaşında değilim, saçsız da değilim. Ama öylesine yorgunum ki... Geleceği düşünmez oldum. 'Anı nasıl kurtarabilirim'in çaresini de bulamaz haldeyim. Tam toparlandım doğruldum derken yeniden olduğum yere oturuyorum. İlerleyemiyorum. Ve saçlarımın döküleceğini, yaşlanacağımı biliyorum. Öleceğimi de. Çok şükür. Büyüyorum hala. Büyümek zor.

İşimi sevmiyorum. Evimi sevmiyorum. Nasıl düzelteceğimi bilmediğim bir hayatım, nasıl toparlayacağımı bilmediğim bir ruhum var. Son üç senedir, "Seneye böyle olmayacak" diyorum ve bir sene sonra yine aynı buluyorum kendimi, her şeyi. Neyse.

İnşallah seneye böyle olmaz. Farklı olur.

10.3.19

1 yorum: